PROF. DR. HAYDAR BAŞ | RESMİ WEB SAYFASI

İmam Bakır'ın İslam ile imanı birbirinden ayıran görüşleri


İmam Bakır'ın İslam ile imanı birbirinden ayıran görüşleri

Her halife hilafet makamının esasen Ehl-i Beyt soyuna ait olduğunu biliyordu. İmamları öldürme planları da ele geçirdikleri bu makamı kaybetme korkusundandı. Her halife aynı zamanda Ehl-i Beyt soyunun Resulullah'ın 'oğlum' dediği İmam Hüseyin'den geldiğini de biliyor ve onların sahip oldukları ilim karşısında eziliyordu.
İmametin işaretleri vardır. Bir işareti de, bir imamdan diğerine geçen bu ilimdir. Hz. Resulullah ümmidir. Onun soyundan gelen imamlar da hiçbir eğitim almadan tüm ilimlere vakıftırlar.
Hilafete oturanlar bu ilim karşısında acizdirler.
İmam Bakır'ın (as) İslam ile imanı birbirinden ayıran görüşleri de bu büyük ilmin bir neticesidir. Humran b. A'yen şöyle rivayet etmiştir: "Ebu Cafer'in (Muhammed Bakır) şöyle dediğini duydum: İman kalpte yerleşen inançtır, kulu Allah'a yöneltir. Allah'a itaat etmek ve emrine teslim olma şeklindeki amel onu doğrular. İslam zahiri söz ve fiillerden ibarettir. İnsanlar bütün gurupları ile bu zahiri durum üzeredirler. Onunla bir kişinin kanı dokunulmazlık kazanır, onunla miraslar paylaştırılır. Müslüman bir kadınla evlenmek caiz olur. Toplum namaz, zekat, oruç ve hac üzerinde ittifak ettiler. Bununla küfürden çıkıp, imana girdiler. İslam imana ortak değildir, buna karşılık iman İslam'a ortaktır. Bu ikisi söz ve fiilde birleşirler. Tıpkı Kabe'nin Mescid'de olması, buna karşılık Mescid'in Kabe'de olmaması gibi.
Tıpkı bunun gibi, iman İslam'a ortaktır ama İslam imana ortak değildir. Nitekim Allah (azze ve celle) şöyle buyurmuştur: 'Arabiler inandık dediler. De ki: Siz iman etmediniz ama İslam olduk, deyin. Henüz iman kalplerinize girmedi.' (Hucurat, 14) Bu hususta Allah'ın sözü en doğru kanıttır."
Dedim ki, 'Acaba faziletler, hükümler, hadler ve benzeri hususlarda müminin müslime bir üstünlüğü var mıdır?' İmam, 'Hayır. Bu hususta iman ve İslam birdir. Ancak işlenen ameller ve Allah'a sunulan kurbanlar bakımından mümin Müslümandan üstündür.'
Dedim ki, 'Allah (azze ve celle), 'kim bir iyilik getirirse, ona bu iyiliğin on misli ödül verilir.' (Enam, 160)dememiş midir?
Ben bu ayete dayanarak Müslüman olanların da namaz, oruç, zekat ve hac noktasında müminle birleştiklerini sanıyordum.
Buyurdu ki: Allah (azze ve celle) şöyle buyurmamış mıdır? 'Ona karşılığını kat kat fazla verir.' (Bakara, 245)
Buna göre Allah, müminlerin işlediği her bir iyiliğin karşılığını yetmiş kat fazlasıyla verir. İşte müminin üstünlüğü budur. Allah (azze ve celle), onun imanının sıhhatinin oranınca iyiliklerini kat be kat artırır. Ve müminlere dilediği hayırlarda bulunur.'
Dedim ki: 'Sence İslam'a giren bir kimse iman da girmiş olmaz mı?'
'Hayır, fakat o artık imana eklemlenmiş ve küfür kapsamından çıkmıştır. Sana bir örnek vereceğim ki, bu örnek sayesinde imanın İslam'dan üstünlüğünü anlayacaksın. Düşün bir kere… Bir adamı Mescid-i Haram'da gördüğünde, onun Kabe'nin içinde gördüğüne de şahitlik eder misin?'
'Böyle bir şahitlikte bulunmam bana caiz değildir.'
Buyurdu ki, 'Peki söyle bakalım, bir adamı Kabe'nin içinde görsen, onun Mescid-i Haram'da olduğuna da şahitlik eder misin?'
'Evet' dedi.
'Bu nasıl olur' buyurdu.
Dedim ki, 'Çünkü o, Mescid-i Haram'a girmeden Kabe'ye giremez.'
Dedi ki, 'Doğru söyledin ve güzel bir açıklama yaptın.'
Sonra şöyle dedi: 'İşte iman ile İslam arasındaki münasebet de böyledir." (Prof. Dr. Haydar Baş, İmam Bakır)

 


Whatsapp ile ulaşın Whatsapp ile ulaşın